14 Nisan 2014 Pazartesi

                                                                     
                                                             ŞEHRİN KOKUSU

Pencerenin kulpunu kaldırıp havanın derinlemesine içeriye cereyan etmesidir başka bir şehre gitmek. Beden, ruh ile birlikte karar verir duyguların oluşmasına. Sizi önce gittiğiniz şehrin kokusu etkiler. Bunun sebebinin burundan beyine direk etki eden sinir dokularının bulunmasından mıdır bilinmez ama şairlerin dizelerinde yer verdiği gibi her şehrin ayrı bir kokusu vardır.

Eskiler, şehrin kokusunu o şehirde yaşamış olan alimlere bağlarlardı. Buna katılıyorum. Çünkü; bir şehrin kokusu ‘eşref-i mahluk’ un tasarrufatlarından oluşur. Şöyle ki; İslam, insanı şahsiyet sahibi yapar.  Fert gittiği her ortama kendi rüzgarını getirir.  Bu rüzgarı mecazı anlamdan tahayyül ettiğimizde biyolojik olarak da çok iyi bildiğimiz, her insanın kendine özgü bir kokusunun olduğu gerçeğine ulaşırız. Aynı ortamı paylaşan insanların yoğunluğuna göre ortamın kokusu şekillenir.

Şehrin kokusu, görsel hafızada ilk izlenimlerin ve ilk anılarla ilgili görüntülerin, kırmızı renkli yuvarlak yumuşak düğmesidir. Eğer bu düğmeye basmazsanız şehre, insanlara kamil müşahid olamazsınız. Çünkü şehrin kokusu, siz o kırmızı düğmeye bastığınız andan itibaren sizi ayrı bir paralel zamana götürür. Ruhunuz kokular içinde dolaşırken, zatınız muhtelif noktaları müşahid ederek ilerler şehrin dar sokaklarında.

His, koku, bakış bunların hepsi açtığınız pencereden hangi yöne doğru başınızı çevirdiğinizle ilgilidir.Küçük noktalar hayatın estetik ayrıntılarıdır.Kamil bir resim oluşturmasa da yön belirler.Tıpkı dua dua büyüyen kader gibi…


                                                                                         Rumeysa TERZİOĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder