ŞEHRİN KOKUSU
Pencerenin
kulpunu kaldırıp havanın derinlemesine içeriye cereyan etmesidir başka bir
şehre gitmek. Beden, ruh ile birlikte karar
verir duyguların oluşmasına. Sizi önce gittiğiniz şehrin kokusu etkiler. Bunun
sebebinin burundan beyine direk etki eden sinir
dokularının bulunmasından mıdır bilinmez ama şairlerin dizelerinde yer verdiği
gibi her şehrin ayrı bir kokusu vardır.
Eskiler,
şehrin kokusunu o şehirde yaşamış olan alimlere bağlarlardı. Buna katılıyorum. Çünkü;
bir şehrin kokusu ‘eşref-i mahluk’ un tasarrufatlarından oluşur. Şöyle ki;
İslam, insanı şahsiyet sahibi yapar. Fert gittiği her ortama kendi rüzgarını
getirir. Bu rüzgarı mecazı anlamdan
tahayyül ettiğimizde biyolojik olarak da çok iyi bildiğimiz, her insanın
kendine özgü bir kokusunun olduğu gerçeğine ulaşırız. Aynı ortamı paylaşan
insanların yoğunluğuna göre ortamın kokusu şekillenir.
Şehrin
kokusu, görsel hafızada ilk izlenimlerin ve ilk anılarla ilgili görüntülerin,
kırmızı renkli yuvarlak yumuşak düğmesidir. Eğer bu düğmeye basmazsanız şehre,
insanlara kamil müşahid olamazsınız. Çünkü şehrin kokusu, siz o kırmızı düğmeye
bastığınız andan itibaren sizi ayrı bir paralel zamana götürür. Ruhunuz kokular
içinde dolaşırken, zatınız muhtelif noktaları müşahid ederek ilerler şehrin dar
sokaklarında.
His, koku, bakış
bunların hepsi açtığınız pencereden hangi yöne doğru başınızı çevirdiğinizle
ilgilidir.Küçük noktalar hayatın estetik ayrıntılarıdır.Kamil bir resim oluşturmasa
da yön belirler.Tıpkı dua dua büyüyen kader gibi…
Rumeysa TERZİOĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder